SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

14 KASIM DÜNYA DİYABET GÜNÜ

İç Hastalıkları  Anabilim Dalı  Bölüm Başkanı Hocamız  Doç. Dr. Zeynep Tuğba OZAN 
14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla bilgilendirmede bulundu. 

Diyabet; vücutta insülin hormonunun üretilmediği, az üretildiği veya üretilen insülinin etkili bir şekilde kullanılamadığı durumlarda ortaya çıkan, kan şekeri yüksekliğiyle (HİPERGLİSEMİ) karakterize kronik, progresif seyirli metabolik  bir hastalıktır. Sadece karbonhidrat(şeker) metabolizması değil protein ve lipid (yağ) metabolizması ile de ilişkilidir.

Diyabetik ketoasidoz veya hiperosmolar non ketotik koma gibi akut ölümcül olabilen veya hastalık süresi uzadıkça kardiyovasküler sistem, göz, sinir sistemi ilişkili komplikasyonları olabilen en sık  görülen endokrin hastalıklardandır. Diyabetin toplumda körlüğün en sık nedenlerinden biri olduğu da söylenebilir. Ekstremite ampütasyonlarının yine büyük bir çoğunluğu diyabetik hastalardır. Diyalize giren hastaların yaklaşık yarısı yine diyabetik bireylerdir.

Dünya’da her 10 saniyede, 2 kişinin diyabet tanısı aldığı söylenmektedir. 2021 yılı verilerine göre dünyada 529 milyon diyabet hastası bulunmaktadır. Bu sayının 2050'de 1,3 milyarı aşacağı öngörülmektedir. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından diyabet prevalansı(yaygınlığı) hakkında yayımlanan güncel veriler, Türkiye’de 20-79 yaş aralığında yaklaşık 7 milyon diyabet hastası olduğunu ve bu rakamın toplam yetişkin nüfusun yaklaşık %15’ine denk geldiğini göstermektedir. Kabaca Türkiye’de erişkin nüfusta her 7 kişiden biri diyabetiktir. Fakat ne yazık ki bu bireylerin çoğunluğu diyabetik olduğunun farkında bile değildir. Obezitenin artması ile birlikte diyabet ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Bu nedenle ülkemizde 40 yaşından itibaren toplum taraması yani kan şekeri ölçümü önerilmektedir. Fakat riskli bireylerde daha erken yaşlarda mutlaka kan şekeri düzeyine bakılmalı ve gerekli durumlarda oral glukoz tolerans testi(kaba tabirle şeker yüklemesi testi) yapılmalıdır.

Kimler diyabet açısından yüksek risk grubundadır ve 40 yaşından daha önce kan şekeri takibi yapılmalıdır: Beden kitle indeksi ≥25 kg/m2 olup diyabet hastalığına ait belirtileri olmasa da:

Diyabet belirtileri nelerdir? Çok su içme, çok idrara çıkma, ağız kuruluğu, ciltte kuruluk, sürekli yemek yeme ihtiyacı, bulantı-kusma, bulanık görme, gözde erken yaşlarda katarakt oluşması, his kaybı, kilo kaybı veya hızlı kilo alımı, ağızda aseton kokusu, vücutta kaşıntı, baş dönmesi en sık görülen bulgulardandır.

Diyabetin hızla artması sadece endişe verici değil, aynı zamanda dünyadaki her sağlık sistemi için de zorlayıcıdır. Çünkü kan şekeri yüksek giden bireyler; kalp krizi veya inme (felç) veya özellikte ayakta olmak üzre bası yerlerinde yaralar oluşması, görme bozuklukları, cinsel sorunlar, psikolojik sorunlar, his kusurları, diğer cilt sorunları açısından yüksek oranda aday bireylerdir. Hayat kalitesini son derece bozan, kaba tabirle öldürmese de süründüren bir hastalıktır.

Tip 2 Diyabet %80 oranında önlenebilir bir hastalıktır. Diyabet tedavisinin önceliğini diyet tedavisi yani yeme-içme alışkanlığının değiştirilmesi ve fiziksel aktivitenin artırılması oluşturur. Diyet tedavisi ilaç tedavisinde en etkin olan insülin kadar kan şekerinde düzelme sağlayabilir. Diyet tedavisini sadece şekerden uzak durmak gibi algılamamak gerekir. Aynı zamanda diyetten fazla yağı ve tuzu da uzaklaştırmalıdır. Haftada 150 dakika tempolu yürüyüş (örneğin gün aşırı 50’şer dakika)önerilebilir.

Sağlık Bakanlığı tarafından her yıl 14 Kasım “Dünya Diyabet Günü” olarak kabul edilmiştir.  Mavi çember, tüm dünyada diyabetin sembolüdür. Sağlık Bakanlığı 2020 yılında diyabetten korunmayı vurgulamak amacıyla “Çemberin Dışında Kal” sloganını üretmiştir.

Diyabetten korunmak yani çemberin dışında kalmak için; sağlıklı ve dengeli beslenmeliyiz, hareket etmeliyiz, fazla kilolarımızdan kurtulmalıyız, stresten-sigara-alkolden uzak durmalıyız, yeterli ve düzenli uyumalıyız ve sağlık kontrollerimizi özellikle de riskli grupta isek düzenli yaptırmalıyız.

Farkındalık oluşturma adına yapmış olduğu bilgilendirmeden dolayı İç Hastalıkları  Anabilim Dalı  Bölüm Başkanı Doç. Dr. Zeynep Tuğba OZAN’a teşekkür eder, hastalarımıza sağlıklı günler dileriz.