14 MART DÜNYA BÖBREK GÜNÜ
İnsan vücudunda karnın arka bölümünde bel bölgesinde omurganın her iki yanında olmak üzere her birinin uzunluğu yaklaşık 10-12 cm ve yaklaşık 135-150 gr ağırlığında 2 adet böbrek bulunur. Böbrekler gözle görülemeyen nefron adı verilen küçük kanı süzen birimlerden oluşur. Her böbrekte yaklaşık 1,2 milyon adet olan bu yapılar dolaşım sistemi aracılığıyla kendilerine gelen kanı süzer ve temizler. Süzülen kandaki atıklar ile idrar oluşur. İdrar böbreğin iç orta bölgesindeki pelvis adlı havuzda birikir ve üreter denilen kanal ile mesaneye (idrar torbası) gelir. Mesane doluluğuna göre idrar yapma isteği oluşur. Kalpten vücuda pompalanan kanın yaklaşık dörtte biri böbreklere gelir ve böbrekler günlük 180 litreye kadar kanı süzebilir. Bu kadar yüksek oranda kan akışı olması fonksiyonları bakımından böbreğin insan vücudunda çok önemli bir yeri olduğunu gösterir. Böbreklerin birçok görevi vardır:
- En önemli görevi zararlı maddeleri vücuttan uzaklaştırmaktır. Beslendiğimizde vücudumuz gıdaları işler ve yararlı olan yapıtaşlarını kullanırken zararlı olanları böbreklerle atar.
- Böbreklerin bir diğer görevi ise vücuttaki su-tuz dengesini düzenlemektir. Susuz kalındığında idrar miktarı azalır, çok su içildiğinde çıkarılan idrar miktarı artar. Turşu gibi bol tuzlu yiyecekler yenildiğinde böbreklerde atılan tuz miktarı artar.
- Ayrıca su-tuz dengesini düzenleyerek normal kan basıncının idamesinde rol oynar.
- Potasyum gibi fazlası vücuda özellikle kalbe zarar verebilecek minerallerin de fazlası böbrek ile atılır.
- Böbrek ürettiği eritropoetin adı verilen bir hormonla kemikte kırmızı kan hücrelerin yapımında rol oynar.
- Kemiklerin yapısında bulunan kalsiyum ve fosfor mineralleri bağırsaklardan emilerek kemik yapısına katılır. Burada düzenleyici rolü olan D vitamini yine böbrekten sentezlenerek aktif hale getirilir.
- Vücudun genel biyokimyasal dengesi böbrekler tarafından sağlanır ve böbrekler diğer organların uygun ortamlarda rahat bir şekilde çalışmasını sağlar. Çeşitli hormonların fazla miktarları, çeşitli ilaçların vücuda zararlı olabilecek arta kalan kısımları böbrekler tarafından temizlenir.
Böbrek hastalıkları çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Böbrek fonksiyonlarının ani olarak azalması akut böbrek hastalığı olarak bilinir ve çeşitli hastalıklar ve ilaçlar sonucunda ortaya çıkabilirken böbrek fonksiyonlarının uzun zaman içinde geri dönüşsüz olarak azalması kronik böbrek hastalığı olarak adlandırılır. Türkiye’de yetişkinlerin yaklaşık %15’inde diğer bir deyişle her 6-7 kişiden birinde kronik böbrek hastalığı mevcuttur. Diyaliz tedavisine acil şartlarda başlanma oranı ise %30 olup bu durum toplumda kronik böbrek hastalığı farkındalığının düşük olduğunu göstermektedir. Böbrek hastalıklarının yaklaşık %10,5’i erken dönemde tanı konulduğunda tedavi ile düzelebilen vakalar olduğundan erken tanı böbrek hastalıkları açısından önemlidir.
Böbreklere zarar veren en önemli nedenler olarak:
- ilk sırada diyabet(şeker hastalığı)
- ikinci sırada hipertansiyon yer alırken
- diğer nedenler :
- böbreğin kendi yapısal hastalıkları,
- ateroskleroz (damar sertliği),
- obezite (şişmanlık) ve
- sağlıksız beslenme,
- yoğun tuz tüketimi,
- miktarı az ve düzensiz su içme alışkanlığı,
- bilinçsiz bitkisel ürün tüketimi,
- yoğun ve bilinçsiz ağrı kesici kullanımı,
- sigara,
- idrar yolunu etkileyen problemler,
- gençlerde idrar tutma alışkanlığı,
- yaşlılarda prostat büyümesi ve mesane problemleri sayılabilir
Diyabetin (şeker hastalığı) neden olduğu böbrek hasarında süzme görevi yapan küçük birimlerde yapısal değişiklikler olur ve bunun sonucunda böbrek kılcal damarlarında protein kaçağı meydana gelir. Hipertansiyon da yine süzme birimlerinde yapısal ve işlevsel bozukluğa yol açar. Aşırı tuz tüketimi kan basıncı yüksekliğine sebep olarak aynı hasarı oluşturur. Sigara böbrek damarlarında ve böbreğe giden damarlarda kan akımını azaltarak böbrek işlevlerini bozar. Sıvı alımının azalması veya sıvı kaybı ile böbreklere giden kan akımı azalacağından böbrekler zarar görebilir. Ayrıca sıvı alımının azalması ile idrar yolu enfeksiyonu ve böbrek taşı riski de artmaktadır. Bilinçsiz sık ağrı kesici ve antibiyotik kullanımı ve bilinçsiz bitkisel takviye kullanımı, radyolojik görüntüleme için kullanılan görüntüyü netleştiren kontrast maddeler de böbreklere zarar verebilir.
Akut böbrek hastalığı kısa sürede bulgu verir ve ilk bulgusu idrar yapmada azalma iken kronik böbrek hastalığında ilk bulgu genellikle gece birden fazla idrara çıkmadır. Yeni başlayan kan basıncı yüksekliği, özellikle bacaklarda, yüzde gözde şişlik, idrar çıkışında azalma, deri döküntüleri, idrarda renk, koku değişikliği, köpüksü idrar yapma genellikle yavaş ilerleyen böbrek yetmezliğinde en öne çıkan belirtileridir. Zamanla böbrek fonksiyonları bozuldukça zararlı maddelerin etkisine bağlı halsizlik, bulantı, kusma ve kaşıntı gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
Böbrek sağlığını korumak amacıyla özellikle sağlık bireylerin fazla tuz tüketimde kaçınması ve bol su tüketilmesi gerekir. Kalp yetmezliği, ileri evre böbrek yetmezliği, siroz gibi hastalığı olanlar ise kendi doktorlarının önerdiği kadar su tüketmesi gerekir; bu tür hastalarda su kısıtlamak gerekebilir. Kronik böbrek hastalığının en sık sebebinin diyabet(şeker hastalığı) olduğu düşünüldüğünde kan şekeri özellikle diyabetli hastalarda yakın takip ve iyi kan şekeri kontrolü çok önemlidir. Günlük hayatta sedanter yaşamdan uzaklaşıp hareket arttırılmalı, düzenli kan basıncı ölçümü ve kan basıncı kontrolü sağlanmalı, sebze ve meyveden zengin, az tuzlu dengeli bir diyet tercih edilmeli, kiloya dikkat edilmeli, düzenli ve yeterli sıvı alınması, sigara içilmemesi ve bilinçsiz ilaç ve bitkisel takviye ürün kullanımından kaçınılması büyük önem taşımaktadır.
50 yaş üzerindekiler, hipertansiyon hastaları, diyabet(şeker hastalığı) ve kalp hastaları, obez(şişman) olanlar ve aşırı kilolu olanlar, ailesinde böbrek hastalığı bulunanlar, böbrek taşı ve sık idrar yolu enfeksiyonu öyküsü bulunanlar, prostat büyümesi olanlar ve böbreğe zarar verebilecek antibiyotik, ağrı kesici gibi yoğun ilaç kullananların böbrek fonksiyon değerlerine baktırması önerilmektedir.
Uzm. Dr. Anılcan ŞİMŞEK
Doç.Dr. Tekin YILDIRIM
Farkındalık oluşturma adına yapmış oldukları bilgilendirmeden dolayı İç Hastalıkları Anabilim Dalı Doç. Dr. Tekin YILDIRIM ve Uzm. Dr. Anılcan Şimşek'e teşekkür eder, sağlıklı günler dileriz.
14.03.2024