SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

KORONER ANJİYOGRAFİ ÜNİTESİ

  KORONER ANJİYOGRAFİ ÜNİTESİ

                Anjiyografi denildiğinde, daha çok kalbi besleyen koroner arterlerin incelendiği, koroner anjiyografi anlaşılmakla birlikte kalp, diğer arterler, venler ve lenf damarları da incelenir. Anjiyografi genellikle incelenen bölge ve organa göre adlandırılır.

                 Anjiyografi zor, fakat teşhis değeri diğer filmlere göre çok yüksek bir inceleme yöntemidir. Herhangi bir organa ait bir damarın darlığı veya tam tıkanıklılığı en iyi anjiyografi ile anlaşılır. Örneğin kalbi besleyen damarlar olan koroner arterlerin daralma veya tıkanmasını en iyi gösteren görüntüleme yöntemi, koroner anjiyografidir.

ANJİYOGRAFİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

 Anjiyografinin Tarihsel Gelişimi M.Ö. 400 - Boru ve sazlık kateterler ile kadavralar üzerinde kalbin çalışması incelenmiştir. 1711 – Hales, cam boru ve pirinç bir boru kullanarak bir kazın trakeasını incelemiş ve kardiyak kateterizasyon yapmıştır. 1844 - Fransız fizyolog Bernard, kardiyak kateterizasyon ile hayvanlarda intrakardiyak basınçları kaydetmek için kateter kullanmıştır. 1929 - Dr Werner Forssmann tarafından ilk belgeli kardiyak kateterizasyon yapıldı. 1941 -Cournand ve Richards ilk defa kalbin debisini ölçmek için ilk kez kalp kateteri kullandı. 1958 -Dr Mason Soner, tanısal koroner anjiyografiyi keşfetti. 1964- Dr Charles T. Dotter tarafından “translüminal anjiyoplasti” kavramı tanıtıldı. 1967- Dr Rene Favaloro ilk bypass ameliyatını yaptı. 1974 -Andreas Gruentzig tarafından insana ilk periferik anjiyoplasti yapıldı. 1977- Gruentzig tarafından insana ilk koroner anjiyoplasti yapıldı. Daha sonraları günümüze kadar devam eden gelişmeler ile modern kalp kateterizasyonları yapılır hale geldi. Günümüzde kateterler kullanılarak stent takılması da bu gelişmelerden biridir.

ANJİYOGRAFİDE GEÇEN BAZI TERİMLER

Alerji: Pek çok insanı etkilemeyen bazı çevresel şartlara veya bazı maddelere vücudumuzun göstermiş olduğu tepkidir. Allerjik bünyeler genellikle birden fazla maddeye karşı hassastır Anjiyoplasti: Damarlarda görülen darlık ve tıkanıklıkların açılması ve darlık bölgesinin anjio ile müdahale edilerek genişletilmesidir.

 Angina: Kalbe yetersiz kan gelmesi sonucu meydana gelen geçici gögüs ağrısıdır. Sıkıntı, ağırlık, huzursuzluk, uyuşukluk, yanma, göğsün arkasında parçalanma hissi şeklinde olabilir. Kollara, boyna ve çeneye yayılabilir. Anjina, genellikle yorulma, yemek yeme veya sıkıntı sonucunda ortaya çıkar. Her göğüs ağrısı anjina degildir, doğru teşhis için mutlaka doktora başvurulmalıdır.

 Arrest: Organlar veya oluşumlardaki var olan hareket ya da faaliyetin kısa süreli olarak durması veya duraklamasıdır. Kalp için kullanılan kardiyak arrest ifadesi ise kalbin pompalama görevinin aniden durması ve kalp atımlarının kesilmesidir.

Atrial Septal Defekt (ASD): Kalbin içinde, kulakçıklar (atriyumlar) arasında delik bulunması halidir. Patolojik bir durumdur ve temiz kan ile kirli kanın birbirine karışmasına sebep olur.

 Emboli: Vücuda herhangi bir yoldan giren ve kan dolaşımına karışan yabancı bir cisimle kan damarının birdenbire tıkanmasıdır. (Yabancı cisimler, dolaşıma karışan kan pıhtısı, yağ parçası, enjeksiyon ile verilen yabancı cisimler ve hava kabarcıkları ile mikrop kümeleri olabilir.)

 

 Fibrilasyon: Kalp, yani dolaşım sisteminin en önemli organı, bir pompa gibi çalışmaktadır. Hayatın devamı için bu pompanın kusursuz şekilde çalışması gereklidir. Kalp kası, beyinden aldığı “kasıl “emriyle kasılır ve “gevşe” emriyle gevşer. Kalp kası, çizgili kas fibrillerinden veya liflerden meydana gelir. Bu liflerin hepsinin aynı anda gerilmesi sonucunda kalp kası kasılır. Bu fibrillerin veya liflerin herhangi bir hastalık nedeniyle düzensiz, birbirine bağımsız zamanda gerginleşmesine, fibrilasyon denir. Fibrilasyona uğramış kalp, eğer bu şekilde çalışmaya devam ederse bir süre sonra kalp fibrilleri birbirinden ayrılır ve artık çalışamayacak bir hal alır.

 Defibrilasyon: Fibrilasyona uğramış veya yeni durmuş kalbe elektrik enerjisinin şok halinde verilerek kalbin dışarıdan uyarılması ve tekrar kasılmasının sağlanmasıdır. Bu işlem, tıpkı bir motora ilk hareket verildikten sonra motorun çalıştırılması gibidir. Bu şekilde uyarılmış kalp, yeniden çalışmaya başlar. Fibrilasyona uğramış kalp üzerinde ise bu elektrik şoku, tam kalp kasının en kasılı olması gerektiği anda yapılmalıdır

 İnme/felç: Serebrovasküler bir hastalıktır. Kalp hastalığı ve kanserden sonra en sık görülen ölüm sebebidir. Genellikle beyin damarlarında oluşan tıkanıklık ve kanama sonucu meydana gelir.

 Kalp krizi/enfarktüs: Kalbin koroner arterlerinde çeşitli sebeplerle meydana gelen yetersizliğe bağlı olarak kalbin oksijensiz kalması sonucunda şiddetli göğüs ağrısıyla kendini göstererek ölümle sonuçlanması olası fizyolojik bir durumdur. Dünyada en fazla görülen ölüm sebeplerindendir.

 Kalp yetmezliği: Vücudumuz için gerekli oksijeni ve besini taşıyan kan, kalp sayesinde vücuda dağılır ve dokulara ulaşır. Bunu da bir pompa vazifesi görerek yapar. Kalp yetmezliğinde ise kalp çalışmaya devam eder, ama yeterli miktarda kanı dokulara ulaştıramaz. Kan akımının azalması sonucu kalbin kasılma yeteneği kaybolur. Kasılamayan kalp, kanı pompayalamaz. Kalbin, vücudun ihtiyacını karşılayacak düzeyde kanı pompalayamamasına, kalp yetmezliği denir. Bu sorun, başka ciddi hastalıklara yol açabilir. Dokulara yeterli kan ulaşmadığı için oksijen de ulaştırılamaz. Kan akımındaki yetersizlik sonucu kan, damarlarda birikir. Kalp kası zayıflamaya başlar ve böbrek su ve tuz tutulumunu artırır. Kol, bacak ve akciğer gibi organlarda sıvı birikimi sonucu kalp yetmezliği ortaya çıkar.

 Ventrikuler Septal Defekt: (VSD) Doğumsal bir kalp hastalığıdır. Kalpte sağ ve sol karıncıklar (ventriküller) arasındaki duvarda açıklık (delik) olması durumudur.

 Koroner Bypass ve Greft: Koroner arterlerdeki daralmaların belli bir seviyenin üzerine çıkması, kanın akışını engeller. Bu da kalbin yeterince beslenememesi ve dolayısıyla görevini tam anlamıyla yapamaması anlamına gelir. Bu olumsuz tabloyu ortadan kaldırmak amacıyla uygulanan cerrahi işleme, koroner bypass ameliyatı denilir. Koroner bypass ameliyatının amacı; varsa göğüs ağrısını ortadan kaldırmak ve oluşabilecek bir kalp krizinin önüne geçmektir.  Koroner bypass ile darlık olan damarın arkasına yeni bir damar ile kan götürülür. Darlık olan bölgenin devamına kan götüren yeni damara, greft adı verilir. Greft, genellikle hastanın kendi damarlarından hazırlanır.

                Diğer X ışını ile görüntüleme yapan radyografi cihazları ile aynıdır. Bu cihazlarda X ışını tüpü, kumanda masası ve hasta masası gibi ana elemanlar bulunur.

Dijital cihazlarda X ışını tüpü, görüntüleme bölümü, hasta masası, masa ve tüpü hareket ettiren kontrol paneli ve monitörler bulunur.

Hasta masası ; birçok hareket özelliğine sahip masadır. Ameliyathane masaları gibidir. Anjiyografiden hemen önce steril olarak hazırlanır. Masanın aşağı yukarı, sağ-sol ve ileri geri gibi birçok hareket özelliği vardır. Genellikle masanın ayak tarafında kumanda konsülü ve diğer kontrol düğmeleri bulunur.

 Kumanda Konsülü ve Kontrol Düğmeleri

Kumanda konsülü, masa ve tüp hareketlerini kontrol eden düğmelerin bunduğu bölümdür. Masaya aşağı yukarı, sağ-sol ve ileri-geri gibi hareketler yaptırır. Kateter yerleştirilmesi sırasında ve görüntüleme anında tüpe pozisyon vermek için kullanılır. Bu pozisyonlandırmalar, daha çok kateteri yerleştiren ve expojur düğmesini kullanan uzmanın komutlarına göre yapılır.

Anjiyografi Tüpü ve Görüntüleme Ünitesi

 Bu bölümde, X ışınlarını meydana getiren tüp ve ve karşısında dedektör bulunur. Dedektörün bağlı olduğu ve dedektörün aldığı sinyalleri görüntüye dönüştüren bilgisayar sisteminden oluşan bir görüntüleme ünitesi bulunur. Bu görüntüleme şekli, dijital anjiyografi cihazlarındaki gibidir. İnceleme sırasında, tüp dedektörün bulunduğu bölüm steril hale getirilir.

                Anjiyografi tüpü ve dedektörü C kol şeklinde yapılmıştır ve hastayı hareket ettirmeden birçok pozisyonda görüntüleme yapılmasına imkan verir.

Kumanda Masası ve Bilgisayar Anjiyografi çekim odasının dışında, görüntüleri kaydeden bilgisayar ve kumanda masasının bulunduğu bir bölüm bulunur. Bu bölümde, öncelikle hasta bilgilerinin girişi yapılır. Daha sonra görüntülerin kaydı ve düzenlenmesi yapılır. Kumanda konsülü ve bilgisayarın olduğu bölümde görüntüler, anında izlenebilir. Gerekirse gözden kaçan veya şüpheli durumlar tekrar edilir.

 ANJİYOGRAFİ CİHAZININ ÇALIŞMA PRENSİBİ

Anjiyografi cihazlarında görüntü, X ışını ile oluşturulur. X ışını oluşumu, radyografi cihazlarında olduğu gibidir. Bu cihazlarda görüntü oluşturma prensibi radyoskopi cihazlarıyla aynıdır. Cihazlar, teknolojik olarak daha gelişmiş, C kollu röntgen cihazlarıdır. Anjiyografi cihazlarında hasta, skopide olduğu gibi X ışını tüpü ile dedektör arasındadır. X ışınları hastayı geçtikten sonra dedektör tarafından görüntü algılanır. Dedektörün aldığı sinyaller, bilgisayarda görüntüye dönüştürülür.

Anjiyografi Cihazın Diğer Ekipmanları

                Soğutma Sistemi:  Radyolojik cihazlarda eskiden klasik soğutma sistemleri kullanılırken günümüzde cihazların soğutmalarında otomatik sistemler kullanılmaktadır. Anjiyografi cihazlarında soğutma sistemleri, cihazın elektronik devrelerini ve cihazın X ışını tüpünü soğutmak için kullanılır. Cihazların soğutma sistemleri, klima sistemi gibidir. Soğutma sistemlerinin gürültü yapan aksamları genellikle radyografi odalarının dışında bir bölüme kurulur. Soğutma için oda tipi klimaların laboratuvar içine kurulması enfeksiyona sebep olabilir. Bu nedenle laboratuvarlarda merkezi soğutma sistemlerinin kullanılması tercih edilmelidir.

Monitörler: Anjiyografi odasında, uzman ve radyoloji teknisyenlerinin çalışırken duruş pozisyonuna göre değişik sayıda monitörler bulunur. Monitörlerden, bilgisayara girilmiş hastaya ait bilgiler kontrol edilir. Monitörler, kateter yerleştirilirken ve görüntü alınırken pozisyonları görmek için kullanılır. Kateteri takip etmek ve durumunu görmek için uzman, radyoskopi yaparak monitörden görüntüleri izler. Çoğu cihazda, monitörün birinden canlı görüntüler izlenirken diğerinden çekilmiş görüntüler tekrarlanır.

 Güç Kaynakları : Tüm X ışını üreten cihazlarda olduğu gibi anjiyografi cihazlarında da yüksek voltaj veren jeneratörlere ihtiyaç duyulur. Kateter laboratuvarlarında, anjiyografik işlemler hayati önem taşıdığı için olası elektrik kesintilerine karşı ve cihazın bilgisayar sisteminindeki bilgilerin korunmasını sağlayan yedek bir güç kaynağı bulunması gerekir.

Sigorta: Cihazları aşırı akımlardan koruyamaya yarayan sistemdir. Olası aşırı akım durumunda otomatik olarak cihaza gelen akımı keserek cihazların devrelerini korur. Anjiyografi cihazlarında da otomatik sigortalar bulunmaktadır.

 EKG Cihazı: Elektrokardiyografi (EKG) kalp kasının ve sinirsel iletim sisteminin çalışmasını incelemek üzere kalpte meydana gelen elektriksel faaliyetin kaydedilmesidir. Bu kayıt ile elde edilen grafiğe, elektrokardiyogram, (EKG) kullanılan alete de elektrokardiyograf denir. EKG’de bir akım yükselteci (amplifikatör) tarafından yükseltilen gerilimler, genellikle ısıya duyarlı kâğıt üzerine kaydedilir. EKG cihazı, anjiyografide monitorizasyon için kullanılır. Anjiyografi süresince hasta monitöre bağlı kalır ve hastanın kalbindeki değiĢiklikler buradan izlenir.

 Defibrilatör:Kalbin normal dışı atımını tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan araçtır. Fibrilasyona uğramış veya yeni durmuş kalbe elektrik enerjisi şok halinde verildiği taktirde, kalp, dışarıdan uyarılmış olur ve kasılır. Kalbe defibrilatörle şok verilebilmesi için kalbin ventriküler fibrilasyonda olması gerekir. Tamamen durmuş kalbe şok verilmez. Aynı zamanda kalpteki ritim bozukluklarının tedavisinde de kullanılır.

 

 ANJİYOGRAFiDE STERİLAZASYON VE KULLANILAN MALZEMELER

 Kişisel, çalışma ortamı, hasta sterilizasyonu ve anjiyografi çekimi için gerekli malzemeleri hazırlama aşamaları, girişimsel anjiyografide işlem kalitesini artırır. Ortamın Sterilizasyonu Anjiyografinin yapıldığı ortama, kateter laboratuvarı adı verilir. Kateter laboratuvarı, ameliyathane ortamı gibi steril bir ortamdır. Ortamın temizliği, ameliyathanedeki gibi yapılır. Odalardaki havalandırma sistemleri, havalandırma yanında ortamdaki havayı temizleyecek özelliktedir. Kateter laboratuvarları ultraviole ışınları ile de steril edilir. Kişisel Sterilizasyon Kateter laboratuvarında vaka sırasında hastayla temas halinde olan doktor ve hemşire steril giyinir. Radyoloji teknisyeni ve anestezi görevlileri ameliyathane kıyafetleri ile aseptik olarak çalışırlar. Her çalışanın mutlaka maske ve bone takması gerekir. Laboratuvarda çalışan radyoloji teknisyeni, doktor ve hemşire steril olmanın yanında mutlaka radyasyona karşı önlem alarak da çalışmalıdır. Bu amaçla kurşun önlük, gonad koruyucu ve tiroid koruyucular kullanılmalıdır.

Anjiyografide Kullanılan Malzemeler; girişim iğnesi, kılavuz tel, kateter, kalp pili, stent, otomatik enjektörler kullanılır.

Girişim iğnesi: Kılavuz tel ve kateterin görüntüleme yapılacak bölgeye gönderilmesinde kullanılan malzemedir.  Tek veya iki parçadan oluşan iğneler kullanılır.  İki parçalı iğneler ince duvarlı dış kanül ve kanülün içerisinde bulunan ince bir iğne oluşur.

 Kılavuz Tel: Kateterin yerleştirilmesinde kılavuz olarak kullanılır. Telin ucu düz veya J şeklindedir. Kılavuz tel, paslanmaz çelikten yapılır. Sürtünmeyi azaltmak için dışları teflon ile kaplanmıştır. Uzunlukları, kullanılacak hastaya ve damarların uzunluğuna göre değişir.

Kateter:  Kateterin yapısı, vücutta herhangi bir boşluğa, damara veya kanala sokulabilen tüp şeklindedir. Kateter cerrahi aletlerle beraber drenaja, sıvıların zerk edilmesine veya dışarı çıkarılmasına yardımcı olur. Genellikle naylon ve teflon karışımından yapılır. Yapımında baryum, bizmut veya kurşun gibi maddeler kullanılarak radyoopak hale getirilir. Kateter, Anjiyografide istenilen damara kontrast madde vermek için kullanılır.

 Kalp Pili: Hayatta kalmak, ancak kalbin düzenli çalışmasıyla mümkündür. Bu düzeni, kalbin doğal pili sayılan “sino-artrail düğüm” adlı odak gerçekleştirir. Bu odaktan çıkan elektriksel uyarılar, özel dokulardan geçerek bütün kalbe yayılır. Bu sisteme,” kalpte uyarı ileti sistemi” adı verilir. Kalbin çalışmasını düzenleyen sistem bazen bozulur. Bu durum, iskemik kalp hastalıklarında, kalbi besleyen koroner damarlarda damar sertliğinde, daralma ya da tıkanma durumunda görülür. Kalp krizi de iletim sisteminde bozukluk yaratarak pil takılmasını gerektirebilir. Kalp, genellikle zamanlama yeteneğini yeniden kazanabildiğinden, piller çoğunlukla geçicidir. Koşullar normale döndüğü zaman pil, çıkarılır.

Pilin yerleştirilmesi: Kalp pilleri kateter laboratuarında anjio cihazı eşliğinde kalbe yerleştirilir. İşlem, baştan sona kadar monitörden izlenerek yapılır. Kalp pilleri, geçici ve kalıcı olmak üzere iki çeşittir. Geçici sistemde elektrot, (iletimi sağlayan tel) özel bir iğne yardımıyla genellikle omuzlardaki büyük toplardamarlardan birinin içinden geçirilerek sağ atriuma gönderilir; triküspid kapağından geçirilir ve sağ ventirikülün ucundaki kalp kasına dayanır. Elektrotun doğru yerleştirilmesi için işlem, monitörden izlenir. Uç, dokuya tutunduktan sonra kolay kolay yerinden ayrılmaz. Öteki uç ise bedenin dışında bulunan pile bağlanır. Kalıcı sistemde ise yerleştirme işlemi aynı ilkeye dayanır; ama elektrot pile bağlanıp elektriksel bağlantının yeterli olduğu görülünce, pil, derialtında açılan özel bir keseye yerleştirilir.

 Stent: Tıpta bir hastalığa bağlı lokalize akış daralmasını önlemek için takılan, yapay bir "tüp"tür. Stentler, çelik kafesten yapılmış ağ şeklindedir. Anjiyografide, stent damarlardaki daralmış bölgenin mekanik olarak genişletilmesi işleminde kullanılır.  Stent kullanılmadan sadece balon anjioplastisi ile damarlardaki daralmalar genişletildiğinde, tekrar daralmalar meydana gelebilir. Bu açıklığın sürekli olması için genişletilen bölgeye, stent yerletirilir.  Stent, lokal anestezi işlemi ile yapılır. Hastaya temizlik ve bir takım tahliller yapılır. Kasıktan bir iğne yardımı ile atardamarın içine girilir. Çok özel borular kullanılarak kalbin içindeki damarlara ulaşılır. Ve o bölgeye, bazen genişletilmeden önce bazen de genişletildikten sonra, duruma göre stent yerleştirilir. Stentler ısıya duyarlı malzemeden yapılmıştır. Bu nedenle, stent kalpteki damara takıldıktan sonra, bulunduğu yerde ısının etkisi ile genişleme özelliğine sahiptir Otomatik Enjektör Tanı amaçlı kaliteli görüntüler elde etmek için kontrastlı çekimlerde yaygın olarak otomatik enjektör kullanılır. El ile opak verilmesinin yeterli ve etkili olamayacağı veya opak miktarının kesin ayarının yapılması gerektiği durumlarda kullanılan bir enjektördür. Çekimin daha hızlı gerçekleştirilmesini, ilaç testinin otomatik yapılmasını tek bir enjeksiyon programlamasıyla birkaç bölgenin kontrastlı incelenmesini mümkün kılarak hem hasta rahatlığını hem de hızlı ve mükemmel tanı imkanını artırır. Kontrast miktarı ve veriliş hızı otomatik ayarlanabilir; ayrıca hem hasta hem de sağlık personeli için daha güvenli bir sistemdir.

Otomatik enjektör; kumanda ve pompa olmak üzere iki kısımdan oluşur. Kumanda kısmında, toplam kaç cc opak verileceği, opağın saniyede veya dakikada ne kadarının verileceği, gerekiyorsa bekleme süresi, opağın ne kadar basınçla verileceği gibi ayarlamaları yapılır. Pompa kısmında ise enjektör bulunur. Enjektör kısmına, opak sterilliği bozulmadan doldurulup konnektör aracılığıyla gerekli bağlantıları yapıldıktan sonra enjeksiyon yapılır.

 Konnektör (birleştiren) adı verilen ve enjektör ile kateri birbirine bağlayan hortum aracılığıyla gerekli bağlantılar yapıldıktan sonra enjeksiyon yapılır. Konnektörle hastaya bağlantı kateter aracılığı ile vene veya artere yapılır. Enjektör kullanılmadan elektrik ve diğer bağlantıları kontrol edilmelidir.  Otomatik enjektörün günlük olarak iş bittikten sonra mutlaka temizliği ve bakımı yapılmalıdır.