SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ORGAN VE DOKU NAKLİ

ORGAN VE DOKU NAKLİ

Vücutta görevini yapamayan organın veya dokunun yerine canlı bir vericiden veya beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden alınan organın veya dokunun tamamının veya bir kısmının nakledilmesine organ ve doku nakli denilmektedir. Günümüzde böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas, nakli gerçekleştirilen organlar olup,  kemik iliği, kornea, ince barsak, saçlı deri ve yüz, alt ve üst ekstremiteler (kollar ve bacaklar), üst sindirim yolları ve üst solunum yolları, kalp kapağı, kemik, tendon, ligament ve deri ise nakledilen dokulardandır. Akciğer ve ince bağırsak nakilleri giderek artmasına rağmen elde edilen başarı oranları istenilen düzeyde değildir. Kemik, tendon ve ligament gibi dokular travma, kanser gibi nedenlerle doku kaybı olan insanlara tekrar hareket özgürlüğü verebilir. Kornea nakli bu dokunun harabiyeti nedeni ile görmeyen hastaların görmesini, cilt nakli ise yanık sonrası yaraları iyileşmeyen hastaların yaralarının kapanmasını sağlar. Kalp kapakçıkları doğuştan kalp kapağı hastalığı olan veya sonradan kapakçıkları bozulan hastalara nakledilebilir.

Organ ve doku nakillerinde kullanılacak organ ve doku kaynağı canlı vericileri ve kadavra vericilerdir. Ülkemizde kadavradan organ temini batı ülkelerinin tersine canlıdan organ teminine göre oldukça düşüktür. 

Kadavradan alınan organ ve dokular ise ailesi veya kendisi ölmeden önce organlarını bağışlayan hayırsever kişilerinin beyin ölümünün gerçekleşmesinden sonra organlarının alınması ile temin edilmektedir. 

Canlıdan organ naklinde 4. dereceye kadar akraba ve hısım akrabalar donör olarak kullanılabilir. 

Akraba dışı canlıdan organ nakillerinde alıcı ve Donörler İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde kurulan etik kurullar tarafından değerlendirilir. Kişiler arasında tıbbı, etik ve hukuki anlamda herhangi bir problem olmadığı etik kurul tarafından onaylanırsa nakil yapılmak üzere kabul edilir.

Günümüzde çok sayıda organ ve doku nakli merkezi hizmet veriyor, ancak bildiğiniz gibi sadece Türkiye’de değil, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile aslında transplantasyon ile tedavisi mümkün olan kronik organ hastalıkları nedeni ile maalesef hastalar halen yaşamlarını kaybetmektedir. Gelinen nokta eskisi ile kıyaslanamayacak düzeyde olsa da, özellikle organ ve doku bağış oranları olması gerekenin çok altında, ülkemizin bazı bölgelerinde ise bu oranlar kabul edilemeyecek düzeyde düşüktür.

Bu arada esas amacın tıbben ölen kişilerde ki organ ve doku bağışı oranlarını artırmak olması gerektiği ise unutulmamalıdır. Yaşamları ya da sağlıkları, canlı Donörlerden alınması mümkün olmayan kalp ve kornea gibi doku ve organ nakillerine bağlı olan hastalarımızın başka şansı yoktur. Yeterli organ ve doku bağışı oranlarına ulaşıldığında böbrek ve karaciğer nakillerinde de sağlıklı kişilerin donör olarak kullanılma gerekliliği kendiliğinden ortadan kalkmış olacaktır. Ancak bu hedefe ulaşılana kadar canlı donörlerin kullanılması kaçınılmazdır. Bunu yaparken asla ödün verilmemesi gereken nokta ise etik değerlerdir. Özellikle canlı donörlerin kullanıldığı organ nakillerinde, tamamen sağlıklı, hiçbir tıbbi sorunu olmayan kişiler, böbreklerinden biri ya da karaciğerlerinin bir kısmı çıkarılmak üzere ameliyata alınmaktadır. Bu ameliyatlarda birinci amaç donör sağlığının asla riske atılmaması olmalıdır. Bunun dışında organ naklinin suiistimale son derece açık bir alan olması nedeniyle etik ve hukuki kuralların doğru uygulandığı konusu titizlikle değerlendirilmelidir.